İzmir’i Hangi Ülke İşgal Etmiştir? Bir Hafıza Yolculuğu
Bazen geçmişin soğuk hatıraları, aniden bir yerlerden gelir ve seni alır götürür. Bu yazıyı yazarken bile hissettiğim şey tam olarak bu; geçmişin soğuk, acılı rüzgârını içimde hissediyorum. Kayseri’de bir kafede oturmuş, sıcak bir kahve yudumlayarak, gözlerim ekrana odaklanmışken birden İzmir’i düşündüm. Belki de son yıllarda, bu şehirle ilgili çok fazla şey okudum, ama en çok aklıma takılan şey, bu güzel şehri hangi ülkenin işgal ettiği oldu. İzmir, tarihte büyük bir acı ve kayıp yaşadı. 1922’de, Yunanistan’ın İzmir’i işgaliyle başlayan süreç, bir halkın, bir milletin kalbine çok derin yaralar açtı. Ama bu yazı, bir ders ya da tarih dersi vermek değil; duygusal bir anı, bir hatıra yolculuğuna çıkmak.
Bir Yaz Günü, Hatırladıklarım
Geçmişi düşünmek bazen bir tür yolculuk gibi. Gözlerimi kapattığımda, kendimi 1922’nin İzmir’inde hayal ediyorum. O dönemin insanları, hem korkuyorlar hem de umutsuz bir şekilde hayatlarını yaşamaya devam etmeye çalışıyorlar. Şehir henüz çok parlak, pırıl pırıl bir yer. Ama çok değil, birkaç gün sonra, o büyülü atmosferin altına gölgeler düşecek. İzmir, Yunanistan tarafından işgal edilmiştir ve o zamanlar, şehirde bir umut eksikliği, bir kayıp hissi vardır. Ve tabii ki bu kayıp, sadece bir şehir değil, bir milletin gururu ve geleceğidir.
Bir yaz günü, annemle birlikte bahçede çiçekleri sularken, İzmir’i düşünmeye başladım. İzmir’de yaşamış birinin, o işgal günlerinde hissettiklerini hayal ettim. Kendi hayatımdan örnek vermek gerekirse, bazen küçük bir kayıp bile çok ağır gelirken, bir şehrin, bir milletin kimliğinin işgal edilmesi ne kadar derin bir acıdır, bunu şimdi çok daha iyi anlıyorum. İzmir’in sokaklarında, o zamanlar ne oluyordu? İnsanlar birbirlerine ne hissediyorlardı? Bu sorular, bana korkunç bir şekilde derinlikli geliyor. İzmir’deki o günlerin, o kadar uzun yıllar önce olmasına rağmen, izleri hala taze. Belki de bu yüzden, İzmir’in işgali hakkında düşündüğümde, içimi bir hüzün kaplıyor.
İzmir’in İşgali ve Umut
Yunanistan, 1919’da İzmir’i işgal etmeye başladı. O zamanlar, şehirdeki insanlar çok farklı duygular içerisindeydiler. Kimisi bu işgali kabullenmiş, kimisi direnmeye çalışmıştı. Annem, bana hep “O zamanlar insanlar korku içinde yaşarlardı, ama bir yandan da bir umut vardı. O umut, Kurtuluş Savaşı’nın başlatılacağına olan inançtı,” diye anlatır. İzmir, o korku içinde bile bir şekilde direndi. Bu direniş, o dönemin insanlarını birleştiren bir güç oldu. Ama ne yazık ki, İzmir’in düşüşü, tüm ülkenin düşüşüne dönüşecek ve Türk milletinin yeniden ayağa kalkması için çok büyük bir bedel ödenecekti. İçimdeki o hüzün, işte burada, bu bedel konusunda derinleşiyor. Bir milletin özgürlüğü, yıllar süren bir mücadelenin sonucudur.
Bugün İzmir’e Baktığımda
Bugün İzmir’e baktığımda, o işgal günlerini hatırlamak biraz acı veriyor. Şehir o kadar güzel ki, denizi, güneşi, tarihiyle sanki hiçbir zaman bu acıları yaşamamış gibi görünüyor. Ama aslında o geçmişin izleri her an hissettiren bir gölge gibi İzmir’in üzerinde. İzmir, bu acıyı hem içine almış hem de üstüne bir örtü çekmiş. Bugün insanlar, sokaklarında özgürce yürüyor, deniz kenarında keyif yapıyorlar. Ama bir zamanlar, o sokaklarda acı vardı. O zamanlar, insanlar belki de her adımda özgürlükleri için savaşıyorlardı. Şimdi ise, özgürlük artık bir hak gibi algılanıyor, ama ben bazen düşünüyorum; bu kadar kolay kazanılmamıştı.
İzmir’i hangi ülke işgal etmiştir? Bunu sorarken, aslında sadece bir şehir değil, tüm bir milletin tarihine bakıyoruz. Türk milletinin kalbinde derin bir yara açan bu işgal, zamanla bir direniş hikayesine dönüştü. Ben de Kayseri’de büyüdüm ve çocukken hiç düşünmezdim ki, bir gün bu kadar yakın hissedip, bu kadar derinden etkilenerek okuyacağım. O zamanlar, İzmir’i işgal eden ülkenin Yunanistan olduğunu belki çok daha basit bir şekilde öğrenmiş olsam da, şimdi bu tarihi bir olay olarak değil, duygusal bir bağ kurarak anlamaya çalışıyorum.
Sonuçta, İzmir Her Zaman Bizimdir
İzmir, bir milletin direnişini ve umudunu simgeliyor. O şehir, çok ağır bedeller ödeyerek özgürlüğüne kavuştu. Bugün, İzmir’de yaşamaktan gurur duyan biri olarak, bu toprakların ne kadar değerli olduğunu, ne kadar büyük bir mücadeleyle kazanıldığını daha derinden hissediyorum. İzmir’in hangi ülke tarafından işgal edildiği sorusu belki de sadece tarih kitaplarında yer alacak bir bilgi olarak kalır. Ama benim için, bu şehir her zaman Türk milletinin, direncinin ve özgürlüğünün sembolü olarak kalacak. Çünkü bir şehir, işgal edilebilir; ama halkı, inancı ve özgürlüğü hiç bir zaman kaybolmaz. İşte İzmir’in hikayesi böyle bir hikaye.