Ahşap Çubuk Neyle Yapışır? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden
İstanbul’da, toplu taşıma araçlarında veya sokaklarda geçen her gün, farklı insanların farklı hayatlarını gözlemleme fırsatım oluyor. Bazen çok sıradan bir olay, bir bakış açısı veya bir davranış, hayatın derinliklerine dair önemli şeyler öğretir. Geçenlerde bir arkadaşım, bir el işi projesi yaparken “Ahşap çubuk neyle yapışır?” diye sormuştu. Söz konusu soru basit gibi görünse de, aslında çok katmanlı bir soruya dönüşebilir, özellikle toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından baktığınızda.
Birçoğumuz için, “ahşap çubuk” basitçe bir el işi malzemesi veya yapı malzemesi olabilir, ancak bu soruyu toplumsal açıdan düşündüğümüzde, birbirimize neyle yapıştığımızı, hangi değerlerin toplumda birbirini tutup, pekiştirdiğini anlamaya başlarız. Hadi gelin, bu soruya daha derinlemesine bakalım.
Ahşap Çubuk ve Toplumsal Cinsiyet: Yapışan Roller
Günlük yaşamda, toplumsal cinsiyet rollerinin ne kadar baskın ve kalıcı olduğunu fark etmek bazen zor olabiliyor. Ahşap çubuk, sıradan bir malzeme olabilir ama toplumsal cinsiyetle ilgili çok fazla mesaj taşıyor olabilir. Örneğin, İstanbul’da bir kafenin kapısında, erkeklerin genellikle yapıştırıcı kullanarak inşa ettiği, kadınların ise süslemeler yaptığı bir yapım süreci gözlemlemiştim. Orada bir tür “erkek işi” ve “kadın işi” algısı bir şekilde inşa ediliyordu. Oysa ki, bu işin aslında tamamen cinsiyetsiz olduğunu, ahşap çubukların sadece işlevsel bir malzeme olduğunu düşündüğümde, sadece kullanıcının yeteneklerine ve ihtiyaçlarına göre şekillenebileceğini fark ettim.
Kadınlar, çocuk bakımı veya ev işlerine dair daha fazla toplumsal baskıya sahipken, erkeklerin genellikle iş dünyasında daha fazla temsil edilmesi, toplumda “yapıştırıcı” gibi kalıplara neden oluyor. Ahşap çubukların neyle yapıştığını sorgularken, bu kalıpların ne kadar güçlü bir yapıştırıcı görevi gördüğünü görüyorsunuz. Belki de, insanların birbiriyle “yapışmasının” temel nedeni, bu kalıplara karşı gösterilen direncin ya da uyumun bir ürünü.
Çeşitlilik ve Ahşap Çubuk: Yapışan Farklı Kimlikler
İstanbul’da her gün çeşitlilikle iç içe bir yaşam sürüyorum. Toplu taşıma araçları, sokaklar, işyerleri… Hepsinde farklı kimlikler ve farklı yaşam biçimleri bir arada var. Ahşap çubukların hangi malzemeyle yapıştığı sorusu, çeşitliliğin nasıl bir arada tutunduğunun da bir metaforu olabilir. Farklı kimlikler, cinsiyetler, etnik kökenler, inançlar bir arada var olabiliyor. Ancak bu çeşitliliği güçlü bir şekilde tutan yapıştırıcılar, genellikle toplumsal adaletin zeminini oluşturan değerlerdir.
Çevremde, farklı yaşam biçimlerine sahip insanları gözlemlerken, kimliklerin aslında bazen birbirini nasıl “yapıştırdığını” fark ediyorum. Bir arkadaşım, toplumda kimliklerinin çoğu zaman ötekileştirilen kesimlerinden biri olan bir LGBTQ+ bireyi. Kendisi, toplumun bazen kendisine uyguladığı ayrımcılıkla başa çıkmaya çalışırken, hem bir aktivist olarak hem de kendini ifade etme biçimiyle, toplumun genel yapışkan değerlerine karşı direniyor.
Toplumda çeşitlilik ne kadar fazla olursa, aslında yapıştırıcıların da o kadar güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. Birbirine zıt olan bu kimlikler, bazı durumlarda birbirini dışlarken, bazen de birbirini kabul edebiliyor. Çeşitli grupların farklı yapıştırıcılarla birbirine yapışması, toplumsal adaletin sağlanabilmesi için çok önemli bir nokta. Ahşap çubuklar, her biri farklı bir kimlik olan bu bireylerin birbirine nasıl yapıştığını, ya da yapışmadığını anlatan semboller olabilir.
Sosyal Adalet ve Ahşap Çubuklar: Eşitlik İçin Yapıştırıcı
Sosyal adalet, toplumsal cinsiyet eşitliği ve çeşitlilik arasındaki ilişkiyi anlamak, bazen oldukça karmaşık görünebilir. Fakat sokakta, işyerinde veya herhangi bir toplumda birbirimizle nasıl etkileşimde bulunduğumuzu gözlemlemek, sosyal adaletin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlatabilir. Ahşap çubuklar, aslında birbirini kabul etmenin, eşitlik sağlama çabalarının bir simgesi olabilir.
İstanbul’daki bir sivil toplum kuruluşunda çalışan biri olarak, her gün farklı insanlarla iletişimde oluyorum. Özellikle sosyal adalet projelerinde çalışırken, farklı kimliklerin, toplumsal cinsiyet rollerinin ve etnik çeşitliliğin nasıl bir arada tutunduğunu daha iyi gözlemliyorum. Bir proje için çalışan grup arkadaşlarım arasında farklı cinsiyetlerden, yaşlardan ve kültürlerden insanlar vardı. Ahşap çubuklar gibi, birbirinden farklı ama güçlü bir yapıştırıcıyla bir arada tutunabiliyorlardı. Toplumsal adaletin sağlanması için de, bu yapıştırıcıların her birey için eşit ve adil olması gerektiğini düşünüyorum.
Bir arkadaşımın söyledikleri, benim için hala çok anlamlı: “Eğer her biri kendini ifade edebilirse ve kimse dışlanmazsa, toplum aslında birbirine çok daha güçlü yapışır.” Bunu söylerken, sokakta yürürken gördüğü çeşitliliği ve insanların arasındaki toplumsal bariyerleri aşmayı hedeflediğini anlamıştım. Evet, sosyal adalet ve eşitlik, bazen sadece bir yapıştırıcıyı bulmak değil, her bireyi o yapıştırıcıyla birbirine bağlamak demek.
Sonuç
Ahşap çubukların neyle yapıştığı sorusu, aslında toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet üzerine düşündürdü beni. Günlük hayatta fark ettiğimiz bu “basit” malzemeler, aslında çok derin toplumsal yapıları, değerleri ve ilişkileri sembolize edebiliyor. Ahşap çubuklar, neyle yapıştığından bağımsız olarak, toplumda birbirine yapışan farklı kimliklerin, cinsiyetlerin ve bireylerin bir arada güçlü bir şekilde durabilmesinin ne kadar önemli olduğunu hatırlatıyor. Evet, belki de bazen doğru yapıştırıcıyı bulmak zor olabilir ama eşitlik, çeşitlilik ve adalet, bizi birbirimize bağlayan en güçlü yapıştırıcılardan biri olabilir.